Herkese Merhaba,
Bu yazım da izlediğiniz tüm polisiye, cinayet ve psikopatlık konulu dizileri unutturacak olan Mouse dizinden bahsedeceğim. Daha iyisi gelene kadar en iyisi kesinlikle bu diyorum. Diziyi hep yüreğim buzlamış bir şekilde takip etim. Senarist beni bir noktadan sonra kendimden bile şüphe ettirdi diyor ve hemen konusuna geçiyorum.
içindekiler
Mouse Konusu
Dizi, psikopat insanları daha anne karnındayken belirleyen bir testin dünyada nasıl bir etki oluşturacağına ve “Karnındaki çocuğun bir psikopat olacağını bilsen, onu doğurmak ister miydin?” sorusuna odaklanıyor.
Bölüm Sayısı | 20 + 2 Özel Bölüm |
Bölüm Süresi | 100 dk |
IMDb | 8,7 |
Mouse Karakterleri ve Oyuncuları
Jeung Bareum : Güler yüzü ve iyi niyetleriyle herkes tarafından sevilen bir çaylak polistir. Arkadaşlarından birinin saldırıya uğramasıyla yolları Go Moo Chi ile kesişecektir.
Seung Yohan : Donuk bir karaktere sahip bir doktordur. Kelle Avcısının oğlu olması sebebiyle gençliğinde çok fazla dışlanmıştır.
Go Moo Chi : Kelle Avcısı lakaplı bir seri katil anne ve babasını gözleri önünde katletmiştir. Bu olay onu polis olmaya itmiştir. Tek amacı bir gün o katili kendi elleriyle öldürmek olacaktır.
Oh Bong Yi : Geçmişte yaşadığı bir taciz sonucunda kendini korumak için profesyonel dövüşen bir lise öğrencisidir. Babannesiyle beraber bir yaşam sürmektedir.
Mouse İncelemesi
Ben bu zamana kadar böyle büyük ters köşeli bir dizi daha görmedim. Senarist, senaryoyu yazarken çıldırmış diye duyum aldım hshs. Bu senaryonun normal bir kafayla yazılmasına imkan yok zira ben izlerken akıl sağlımı kaybettim.
Mouse, kendi kategorisinde adını hafızalara kazıdı diye düşünüyorum. Çarpıcı sahnleri olsun, zaten işlenmiş olan psikopat konulu dizilere nazaran farklı noktalara dikkat çekmesi olsun, oyunculukları olsun.. benim bu liste uzar gider. Kendine has ve özgü bir diziydi. Ama uyarmalıyım ki gerilimi o kadar yüksek olan dizileri sevmiyorsanız bu diziyi asla izlemeyin. Vahşet, kan ve cinayet bu dizinin ta kendisi. Bunları da toz pembe bir şekilde işlememişlerdi.
Gerilim türünün hakkını sonuna kadar vermişti. İtiraf etmeliyim ki bu gerilim yer yer beni zorladı. Özellikle ilk bölümler de çokca gerildim. Nereden ne çıkacağı belli olmuyordu. Benim için yorucu bir serüven oldu.
Dizide bir yere kadar mantık hataları göze çarpıyordu. Ama sonra olaylar öyle bir karıştı ki işin mantık boyutunu saldım gitti. Kendimi senarist hayal gücüne bıraktım. (Mesela alakasız her insanın başta cinayet mahalleri olmak üzere her yere istedikleri şekilde girip çıkmalarıydı. Nerde kanun nerde düzen?)
Sürekli senarist bize “katil kim” oyunu oynattı. Jeung BaReum ve Seong Yohan arasında pimpon topu gibi savrulduk. Her sahnesiyle, her saniyesiyle şaşkına çeviriyordu. Eğer sürekli dizi finallerini tahmin etmekten sıkıldıysanız akıllara durgunluk veren bu diziye şans vermenizi öneririm.
Şuna ek bir parantez açmalıyım ki dizi de heveslenebileceğiniz türden bir aşk yok. Bazı izleyiciler için bu dizi izlemek konusunda önemli bir belirleyici oluyor. Bu yüzden altını çizmek istedim.
Buradan sonra spoiler içermektedir. Eğer diziyi izlemediyseniz okumamanızı tavsiye edirim.
Mouse Hakkında Görüşlerim
Emeklere sağlık diyor ve rehabilitasyon faturamı yapımcı başta olmak üzere tüm emekçilere mail olarak yollamaya gidiyorum. Dizi gerçekten ciddi manada benim psikolojimi bozdu. Yüreğim ağzımda izledim diziyi. Bir insanın aklıyla bu kadar oynanmaz ki canım. Senarist sanki yemin etmiş gibiydi. “Öyle bir dizi yapmalıyım ki hiç kimse tahmin edemesin..” Tebrik ediyor alnından öpüyorum.
Seong YoHan, ah be çocuk. Yani yüzün hiç gülmedi. O kadar gülmedi ki o donuk suratından dolayı senin katil olduğuna inandım. Biraz gülseydin Ba Reum gibi hemen sahiplenirdim seni de. Gerçekten onun yaşadıkları en üzücü olandı aslında. Hem yıllarca katilin oğlu olduğu için eziyet görmüş, dışlanmış. Hem de başka bir katil yaşasında diye hayattayken beyni çıkarıldı. Kelimelerin yetmediği bir an.
Jeung BaReum, ben hayatımda bu kadar inandırıcı bi manyak görmedim. O kadar inanmıyodum ki onun katil olduğuna. İhtimal vermiyordum. Diziyi takip ederken sürekli böyleydim “lütfen ba reum katil çıkmasın lütfen lütfen..” Ama ne fayda olacak olan oldu. Ben de zaten o aşamadan sonra ipler koptu.
Diziye bir hevesim kaçtı ama nasıl yani. Final oldu hala yediremiyorum. Kafamı yastığa koyuyorum şey diyorum “Nasıl ya Bong Yş köprüde ağlarken niye endişelenmişti o zaman? Peder Ko öldüğünde Komiser Ko yemek yemediğinde niye endişe etmişti?” Buradan Ba Reum’a şarkı hediye ediyorum. Hani o verdiğin sözler yalan mıydı birer birer..
Gelelim Oh Bong Yi, salağına. Kemalim yapmaz Mesude seni. Kendi başına iş açmaktan başka o kadar bir şey yapmadı ki. Ay bilemiyorum baya bi sinir olmuştum kendisine. Ama şu dizinin bir yerinde bolca gördüğümüz ve yazarken bile midemi bulandıran şu sapığı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. O adamdan o kadar tiksiniyordum ki. Bong Yi en sonunda iyi çözdü onu helal olsun.
Go Moo Chi, olan bi sana birde Seong Yohan’a oldu. Adamcağız bu psikopat baba oğula tüm ailesini verdi resmen. Öfkeden delirmesinde ne yapsın bu adam. En sonunda onu biraz da olsa mutlu görmek beni çok sevindirdi.
Bu arada bence Daniel’in o lunapark sahnesi tam olarak açıklanmadı bence. İçime sinmedi yani o kısım. Ve şu sekreter kadın, sen gerçekten canavarsın. Canavar olmak için demek ki sadece psikopat genine sahip olmak şart değilmiş.
Bir diğer saçma olan şey ise ilk bölümde çocukları değiştirmeye karar veren o anneler. Neden oldu bu mesela. Çok saçma değil mi? İkisinin de çocuğu psikopat çıkabilir, değiştirmek bu duruma ne gibi bir çözüm getirebilirdi. Ki getirmek bir yana dahi geniyle doğan Yohan’nın hayatını mahvetmekten başka hiçbir işe yaramadı. Ba Reum’un annesi en sonda intihar etse kaç yazar. Masum bi adam öldü gitti. Boştan yere eziyet çekti. Boş.
En sonda Bong Yi’nin kuşa o ismi vermeside çok anlamlıydı. Go Moo Chi’nin söyledikleri de öyle. Göz yaşları içinde veda ettim diziye.